İki ve sıfırlardan mürettep bir senenin mart ayında bedenimin tohumları atılmıştı. Annem düşkün bir kadındı. Böyle soğuk bir gecede korunduğu sıcak battaniyenin altından onu çıkaran gücün nefsî bir durum olduğunun farkındayım. Gecenin bir yarısı sokaklarda gezinmesi de benim vücuda gelmeme sebep olmuştu. Annemin gebelik dönemiyle değişen vücudunu fark edene kadar varlığımdan habersiz olduğunu söyleyebilirim. Aslında birkaç kardeşim daha olacaktı ama hayatta kalma içgüdüm onlara zarar verdiğinden doğan tek bebek bendim. En azından canlı olarak… Annem kimsesizdi. Doğum anında tek gayesi acıdan kurtulmak olan bu kadının doğumdan sonra beni korumak için tüm varlığını ortaya koyduğu söylenebilir. En azından bir süre… Tek başına bir minderin üzerinde yapılan bu doğum annemi yıpratsa da doğumun onu daha güçlü hale getirdiği aşikârdı. Annemin beni kimden peyda ettiğini bilmiyorum. Beni tek başıma kalabilecek duruma getirdikten sonra beni bu hayatta tek başıma bıraktı. Zihinlerinizde annemin Jean- Baptiste’nin annesi gibi tasavvur edildiğini bilmekle birlikte benzer yanlarının bulunmadığını söylemem gerek. Annem, bize zarar vermek isteyen tüm düşmanlarla tek başına savaşan ulu bir sultandı. Onu göz ve saçlarının renginden ötürü bir dükkânda bazı kesitlerine denk geldiğim Muhteşem Yüzyıl’ın Hürrem’ine benzetirim. Annemin düşkün olmasından dolayı şatafatsız göründüğü düşünülmesin. Salına salına yürümesiyle gören herkesin dikkatini çekerdi. Herkesin ona dokunmak isteğine eminim. Birebir annemin kopyası olduğum söylenemez ama ondan aldığım bir şeyler var. Açık renk tenimde var olan sarı tüylere ayva tüyü demek yerinde olmasa da annemin teniyle benzerlik taşırdı.
Annem gittiğinden beri işler biraz değişti. Bir siteye taşındım. Bazen çocuklarla oynuyorum bazen de beni dışlayıp aralarına almıyorlar. Bazı teyzeler acımaya yakın bir şefkatle beni kucağına alıp seviyor. Yemek menüsü ise değişiyor. Kuru ekmek yediğim de oluyor fakat bazı günler etin yanında tatlı bile görebilirsiniz. Yine de evimi seviyorum. Geçenlerde dışarıya çıkmak istedim. Biraz bunaldım evin havasız ortamından. Belki çocuklarla biraz oynarım dedim. Normalde asansöre binmem, o demir kutudan ürküyorum ama bir ağabeyin bindiğini görünce bana da güven geldi. Peşinden gittim. Beni ayağıyla dışarı doğru ittirdi. Ben de karşılık verdim. Sonra beni tekmelemeye başladı. Kaba gücü küçük bedenimde hissettikçe bağırdım. Kimse yardımıma gelmedi. Ağzımdan kırmızı bir sıvı yerlere sıçradı ve canım çok acıdı. Bir ara kendimden geçtim ve nefes alamadım. Yumuşak tüylerim vücudumla birlikte kaskatı kesildi. Donan patilerimi kendimi korumak için bir daha kaldıramadım. Kötü şartlarda doğdum, kötü bir insanın tekmeleriyle öldüm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir