Bir nesne olarak saat.
*
Bir vakit ölçüsü olarak saatin yeri ile bir nesne olarak saatin yeri apayrı.
*
Duvarda, kolda, camide, şehir merkezinde, cep telefonunda, televizyonda, arabada… Her yerde saat var. Yirmi birinci yüzyıl, saatin nesne olarak yaygınlaştığı bir yüzyıl olmuşa benziyor.
*
Erkeğin en önemli aksesuarlarından biri olma özelliğini on dokuzuncu yüzyıldan bu yana hep korudu. Ne ki, yirmi birinci yüzyılda durum biraz değişmiş görünüyor. Şimdilerde saatin koldaki görünürlüğü pek önemsenmiyor.
*
Duvarında saat olmayan bir oda düşünülebilir mi? Ben düşünemiyorum. Duvarına saat asılmamış bir oda eksiktir. Rahatsız edicidir. Böyle bir odada oturmak, yatmak, yemek yemek istemem. Yaşamak istemem.
*
Köstekli saatin ihtiyarların yelek ceplerini işgal ettiği günleri geçeli çok olmadı. Bu saatlere ilginin tamamen bitmiş olduğu söylenemez ama post-modern dönemin köstekli saatin varlığını iyice görünmezleştirdiğine kuşku yok.
Benim de bir köstekli saatim var. Kütüphanemde, metal kutusunun içinde öylece duruyor. Zaman zaman kutusundan çıkarıyor ve kontrol ediyorum ama günlük hayatta kullanmayı, yanımda taşımayı pek düşünmedim, düşünmüyorum.
*
O ihtiyar, hâlâ orada, köyün yukarısında, köy sınırlarının uzağındaki o son evde yaşamaya devam ediyor mudur?
Yaşı epey ileriydi gördüğümde ve biz görüşmeyeli çok ve çok zaman geçti.
Akşam ezanı okunduğunda köstekli saatini on ikiye ayarlardı. Her akşam mutlaka kontrol eder ve ayarlardı. Caminin önünde karşılaşırdık. Sevimli bir ihtiyardı ve gençliğimin unutulmazları arasındaki yerini hep korudu.
Akşam ezanı vakti, saatin 12’yi gösterdiği vakittir. İşte, nesnenin “Müslümanlaştığı”, Müslümana yaklaştığı bir şölen durumu.
İlm-i Mîkât.
*
Camilerdeki o büyük saatlerin saat başlarında vuran gong sesi, cami ile tanışan her Müslüman çocuğunun ilgisini çeker, çekmiştir. Gözleri ve kalbi saat başlarında oraya döner ve böylece sessizliğin bölgesinde olduğunu hatırlar. Şimdilerde o saatler dijitalle yer değiştirdi.
*
Doğduğum, büyüdüğüm evin duvarlarında saat yoktu. Böyle duvarlara çok sonraları sahip oldum.
Evimin her odasında en az bir adet saat var. Mutfakta iki adet, kütüphanede yine iki adet saat var.
Evime gelen misafirlerin her odada bir saat bulunuşuna şaşırdığı, bu şaşkınlığını dile getirdiği oldu, oluyor. Oysa şaşırılacak olan, bir evin duvarlarında saat olmamasıdır. Saatsiz bir oda nasıl olabilir ki, diyorum ben de onlara. Karşılıklı şaşırtıyoruz birbirlerimizi.
Bir kere, güzel ve şık bir duvar saati duvara, odaya güzellik katar. Duvarları çıplak evlerin bu çıplaklığını bir nebzecik olsun giderir. Bir tablo, bir hilye-i şerif olmadan duvar nasıl çıplak görünürse, saat olmadan da bu çıplaklığın kapanacağını düşünemiyorum.
*
Nesne ile mekân arasında değiştirici, dönüştürücü bir ilişki vardır. Mekân değişince nesne de değişir, değişiyor. Saatler için de geçerlidir bu ilke. Mekânı duvar olan saatin biçimi, mekânı raf olan saatin biçiminden farklıdır. Mekânı kol olan saatin biçimi yine mekânı yelek cebi olan saatin biçiminden farklıdır.
*
Üç tane kol saatim var. Yıllardır böyle. İkisi hediye olarak gelmişti. Hâlâ üçünü de kullanıyorum. Duruma göre ve elbisenin rengine göre bir onu, bir diğerini takıyorum. Evden çıkarken takmayı unuttuğum zamanlar da oluyor ama takmaya, kolumda görmeye genellikle dikkat ediyorum. Seviyorum.
*
Şehirlerin ortasında yer alan saat kuleleri artık eski görünürlüğünde değil. Çoğumuz farkında bile değilizdir bu kulelerin. Görmek için epey dikkat gerekiyor. Şehir dikkati olanlar görüyorlardır.
*
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü saat üzerinden kurgulanmıştır. İronik bir roman. Çöküşümüzü, bir milletin çöküşünü anlatır adeta. Saatin modern bir nesneye dönüştüğü ve vaktin Müslüman duyuştan yavaş yavaş uzaklaştığı bir yüzyılda saat üzerinden kurgulanmış bir romanın yazılmış olması sadece edebi bir nedenle izah edilemez. Bu roman, Müslümanın hayatına nizam veren bir dikkat numunesinin ortadan kalkışının cenaze törenine benziyor. Görkemli bir tören. Tanpınar, büyük adam. Bir keşif ve dikkat adamı.
*
İnsan, zamanı vakitlere bölerek yaşamaya mecbur bir varlık. Bu gerçek, saati, hayatın vaz geçilemez nesnelerinden biri yapıyor. Saat, bir nesne olarak, insanlığın başucundaki yerini her zaman koruyacaktır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir