İnsanın hicranı kendisiyle olursa bunalım, başkasıyla olursa mutsuzluk peyda olur. Birinci
hicranda insan eman diler, yalvarır maşuka. Ne var ki maşuk, aşkın halinden anlamaz, feryada
nâdan kalır. Bu nâdanlık âşığı pervasız kılar. 31 yaşında hayat veda eden Şevki Bey şöyle
diyor;

Hicrân oku sînem deler
Olmaktadır hâlim beter
Bu iftirâk artık yeter
İnsafa gel ey şiveger
Bir gün olur çağın geçer.

İnsanın hicranı gönülden olursa bunalımla birlikte ümitsizlik de doğar. Ümit bitince Necip
Fazıl’ın ifadesiyle telaş da bitiyor. Sineye çekiliyor her şey. Bir köşe dahi bulunuyor elbette,
orada yaşamayı göze alıyor insan. “Mest-ü müdâm” bestekâr Şevki Bey ölünce Recaizade
Mahmut Ekrem şöyle bir şarkı yazar ona;

Gül hazîn, sümbül perîşan, bâğ-ı zârın şevki yok,
Dertnâk olmuş hezârın nağmenkârın şevki yok.
Başka bir hâletle çağlar cûy-i bârın şevki yok.
Âh eder inler nesîm-i bî-karârın şevki yok.
Geldi ammâ neyleyim sensiz bahârın şevki yok

Hicranın ikinci türünde maşuğun başka bir hali hâsıl oluyor. İkinci hicranı yaşarsa insan,
sızlanışlardan ziyade şikâyetler başlıyor:

Ben âşıkım bî-iştibâh
Aşkım ona oldu güvâh
Rahm etmemek gâyet günâh
İnsafa gel ey şiveger
Bir gün olur çağın geçer

Gelmez o “şiveger” hiçbir zaman elbette. Gelse de gelmez, lakin maşuka göre gelmese de
gelir. Şu halde hicran yarı yolda kalmak değil, “bir don bir gömlek” soğuk bir havada Şevki
Bey gibi kalmak da değil, şerhsiz kalmaktır. Hicrandan şevkini hicret ettirmeyince insan,
sevgilinin ateşinde yanmaktan alıkoyamaz kendini.

Kimseler gelmez senin feryâd-ı âteş-bârına
Yandın ey bî-çâre dil yandın melâmet nârına
Ye’s ü sevdâ rengi çökmüş gül gibi ruhsârına
Yandın ey bî-çâre dil yandın melâmet nârına.

Uşşak makamına hakkını veren “rint” şair Şevki Bey, hayatını da şarkılarını bestelediği gibi
yaşamış gözüküyor. Daha güfteyi okurken şarkısını da besteleyen usta, 200’ü aşkın Uşşak
şarkı besteliyor. Ne var ki “Küşâde tâli’im hem bahtım uygun, Aman sâki bana hiç durma
mey sun, Gamım yok zevk û şevkim hâdden efzûn, Aman sâki bana hiç durma mey sun” diye
haykırarak hayatını sürdürse de, bir kalp sektesiyle ömrü hicrana düçar olur (1891). Ve ebedi
dostu Mehmet Hafid Bey, mezar taşına şöyle yazar:

Hemdem idi gülşeninde bülbülün
Gitti Şevki neşesi kaçtı dilin.

 

İlgililere:

1-“Hicran Oku Sinemi Deler” dinlemek için:
https://www.youtube.com/watch?v=gXQ3EfvBjtg
2-“Gül hazîn sümbül perîşan bâğ-ı zârın şevki yok” dinlemek için
https://www.youtube.com/watch?v=ULgOIOL96M4
3-“Kimseler gelmez senin feryâd-ı âteş-bârına” dinlemek için
https://www.youtube.com/watch?v=NLNztMCa7eQ

 

 

“Hicran, İsmail Aydoğan” için bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir