SAHİH TÜRKÇE YAZILARI VI-

Şöyle de sorabiliriz: İdaresiz misiniz, yönetimsiz mi?

Dille oynamanın, dili oyuncak etmenin ciddi anlam kayıplarına yol açtığını sürekli hatırlatıyoruz. Dilde var olan, yerleşik bir kelimenin yerine kelime uydurmak dile karşı işlenmiş ağır bir suç olarak görülmelidir. Bir kelimeyi öldürüyorsunuz, onun yerini tutacağını sandığınız bir kelimeyi dolaşıma sokuyorsunuz.

İdare de bu kelimelerden biridir.

“İdare”ye karşılık “yönetim”i bulunca bu kelimeyi sözlükten çıkarabilir miyiz? Bir zamanlar öyle olacağı sanılmıştır. İdare eskimiş sayılmış, yönetim yeni. Hem de 1930’larda. Şimdi diyoruz ki, yönetim eskidi, idare yeni olmaya devam ediyor!

İdare “devr”kelimesinden gelir, “devr etme, döndürme, çevirme” demektir. Yönetim ise “yön” kelimesine bağlanmaktadır. Daha baştan, idare bir sıfır galiptir. İdare, sadece yön vermek değildir, çekip çevirmedir. Bu esas mânasından vazgeçmek baştan hatadır.

“İdare edilmek”, kabul edilebilir bir şeydir ya “yönetilmek”? Bu kişinin iradesini sıfırlamak anlamına gelir. Kimseye “beni yönet” demek istemeyiz, fakat “idare et” deriz.

“Ustam beni beş on dakika idare et, telefon edip geleceğim.”

“İdare etmez” denildiği de olur. Sık duyduğumuz bir esnaf sözüdür: “Maliyeti 5 lira beyim, 6 liraya olmaz, idare etmez.”

İdare kelimesi öyle ulu bir ağaçtır ki, öylesine dal budak salmış, yaprak açmıştır ki…Sözlüklerde en geniş yer tutan kelimeler arasındadır. Bizim sözlüğümüzde 13 mânası açıklanmıştır.

Bu 13 mânanın ancak 3’ü “yönetim” tarafından karşılanabilmektedir.

İdare aynı zamanda “Tutum, tasarruf, ekonomi, iktisat”tır.  Geçimdir, geçinmedir. Kâfi gelme, yetme, kifayettir. Siyasettir. Göz yumma, örtbas etme, hasıraltı etme, oyalamadır. Hatta küçük, camsız gaz lâmbasına da idare denilirdi.

İdareciye de yönetici dedik. Ya “müdür”e? Müdür başka, idareci başka. Yönetici de müdürü karşılamaz.

Neden “yönetici” dedik de “yönetmen” demedik?

Yönetmen de dedik de, o ne müdür oldu ne de yönetici!

Rejisör yerine yönetmen denildi.

Yönetim, yönetmek 1935’teki Cep Kılavuzlarının kalıntısı. O zaman “yön”den bir hayli kelime yapılmış: Yönder (mürşit), yönel (teveccüh, iltifat). Yönelim (teveccüh), yönemek (irşad etmek), yönerge (talimat), yönetger (müşteşar), yönetke (idare), yönetmen (müdür), yönetsel (idarî).

Çoğu ölü doğmuştur.

İdareli yerine yönetimli, idarelilik yerine yönetimlilik, idaresiz yerine yönetimsiz, idaresizlik yerine yönetimsizlik demiyoruz. Neden?

Bir de “idareten” var. O da duruyor durduğu yerde.

Velhasıl “yönetim” idareli değil, bizi idare etmiyor!

Yöntem çıkalı idare-i kelam edemiz olduk!

“Yönetim”i maksat idare-i maslahat olsun diye kullanabiliriz ancak!

İdare dairede yapılır, işler orada görülür. Ankara vilayetinin Abdülhamid döneminde yapılan taş binasının girişine tabela olarak küçük bir mermer üzerine “Hükümet dairesi” yazılmıştı. Daire geometri terimi olarak kaldı, idare yerine “ofis” kullanılıyor! Artık kapıcı, hademe yok, ofisboy var! Ne kadar afili değil mi?

İşte “yönetim”in türkçeleşmeye tesiri!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir